Lohusalık Depresyonundan Kurtulma

14.09.2021
55
Lohusalık Depresyonundan Kurtulma

Stresli geçen doğum sürecinden sonra birçok anne bulunduğu duruma alışmakta sorun yaşayabilir ve lohusalık depresyonu olarak bilinen rahatsızlığa yakalanabilir. Lohusalık döneminde kadınların morali hem bebeklerinin sorumluluğu hem de vücutlarındaki değişiklikler nedeniyle düşük olmakta ve bunun yanı sıra hamilelik döneminden kalan fazlalıklar da kadınların kendini kötü hissetmesine, bunalıma girmesine neden olmaktadır. Hem bu yazımızda hem de lohusalık kategorimizden lohusalık sorunları ile ilgili detaylı bilgi edinebilirsiniz.bu sorunların nasıl oluştuğu ve çözüm yolları açıklanacaktır.

Lohusalık Nedir?

Lohusalık, hamile bir kadının doğum yapmasından sonraki 6 haftalık süreci tanımlamak için kullanılır. Bu dönemde hamilelik ile kadında değişen her şey eski haline döner ve hem fiziksel hem de ruhsal olarak kadında farklılıklar görülmeye başlar. Hamilelik döneminde rahim, genital organ, göğüsler ve vücudun diğer bölümleri genişlemeye ve şişmeye başlar çünkü vücut bebek için hazırlanmakta, bebeğin rahat edeceği bir ortam oluşturmaya çalışmaktadır. Doğumla birlikte annenin vücudundaki bu gelişmeler işlevini tamamlamış olur ve vücut eski haline dönmek için çabalar. Bebeğin yerleşmesi için büyüyen rahim küçülür, hamilelik haliyle artan hormon seviyeleri düşer ve vücudundaki tüm bu değişimlerle birlikte bebek bakımı da anneyi yıpratıp psikolojisini düşürebilir.

Lohusalık Ne Zaman Başlar Ne Zaman Biter?

Lohusalık dönemi doğumun bitmesi, anneden plasenta ve zarlarının rahimden ayrılmasıyla başlar ve yaklaşık olarak 6 ile 8 hafta arasında süren lohusalık hali bu sürenin bitiminde sona erer. Tam olarak lohusalığın bitmesi ise annenin hamilelikten önceki haline dönmesiyle gerçekleşmiş olur ve aşağı yukarı doğumdan itibaren 42 gün geçtikten sonra lohusalık dönemi geçmiş sayılır. Lohusalık dönemi hem annenin hem de bebeğin özel ilgiye ihtiyaç duyduğu ve babaya oldukça fazla iş düşen bir zaman dilimini kapsamaktadır.

Lohusalık Sorunları Nelerdir?

Doğumdan sonra her annenin en çok merak ettiği lohusalık sorunları nelerdir sorusunun cevabı olacaktır ve bu soruya şu şekilde cevap verilebilir:

  • Akıntı
  • Enfeksiyon
  • İdrar Sorunu
  • Hemoroit
  • Emzirme Sorunu
  • Beslenme
  • Depresyon
  • Cilt Problemleri

Yukarıda saydığımız lohusalık sorunlarının çoğunu genel olarak tüm annelerin yaşadığını belirtmek ve bu sorunların neden ve nasıl oluştuğuna açıklık getirmek gerekir.

Akıntı

Doğumdan sonraki yaklaşık 40 gün boyunca “loşi” adı verilen regl kanamasına benzeyen bir akıntı her annede olur ve bu akıntı hamilelik dönemi boyunca annenin regl görmemesinden kaynaklanır. Akıntı regl zamanında olduğu gibi başlangıçta fazla ve kırmızı iken sonlara doğru pembe, daha sonra ise sarı ile beyaz olur ve bu renk değişimiyle birlikte akıntı biter. Lohusa döneminde regl döneminden daha çok hijyene dikkat etmek gerekir ve kullanılan ped veya tamponun sıklıkla değiştirilip her seferinde genital bölgenin bol suyla yıkanmasına dikkat edilmelidir. Akıntının bahsedilen genel süreden daha uzun sürmesi ve kötü kokulu bir hal alması halinde, kasık ağrısı ve ateş de olursa mutlaka bir uzman hekime görünmek gerekir.

Enfeksiyon

Doğum sırasında genel olarak herhangi bir yara oluşmaz ancak normal doğumda bazen rahim ağzının yeterince genişlememesinden dolayı bu kısma kesikler atmak gerekebilir veyahut da normal doğum sırasında kendiliğinden yırtıklar oluşabilir. Bu hallerde kesik ya da yırtık oluşan kısımlara dikiş atılır ve doğumdan sonraki lohusalık döneminde bu dikişli bölgelere dikkat etmek, temizliğine özen göstermek gerekir çünkü aksi halde enfeksiyon oluşması kaçınılmaz olacaktır. Annenin dikişi olması halinde akıntısı için tampon yerine ped kullanması daha hijyenik olur ve tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra genital bölgenin bol suyla yıkanması da anneyi enfeksiyonlardan korur.

İdrar Sorunu

Mutlaka tüm annelerde olmasa da idrar sorunu yaşanabilecek lohusalık sorunlarından biridir ve hamilelik döneminde bebeğin büyümeyle birlikte mesaneye baskı yapması idrar sorununun başlangıcını oluşturur. Lohusalık döneminde mesane hala daha aşağıda olduğu için yine idrar tutamama, idrarını tamamen boşaltamama, idrar yaparken ağrı oluşması gibi sorunlar görülebilir. İdrarını tutamama sorunu birkaç gün içinde düzelse de diğer sorunlar anneyi rahatsız edecektir ve bu nedenle uzman hekime görünmekte mutlaka fayda vardır.

Hemoroit

Yaygın olarak basur adıyla bilinen hemoroit sorunu doğum sırasındaki ıkınmalar nedeniyle oluşabilmektedir ve lohusalık döneminde mümkün mertebe kabız olmamaya çalışmak hemoroitlerin iyileşmesine yardımcı olacaktır. Lohusalık döneminde hemoroit yaygın bir sorun olsa da lohusa döneminden sonra da hemoroit sorununun devam etmesi halinde uzman hekimden yardım almak gerekecektir.

Emzirme Sorunu

Doğumdan sonra bebeğin en çok ihtiyaç duyduğu anne sütü, emzirme yoluyla bebeğe aktarılır. Bebeklerin emme gibi refleksleri gerçekleştirebilmeleri için kasları oldukça zayıftır, bu yüzden emerken çabuk yorulur ve doyana kadar emmeleri mümkün olmaz. Bu da sık sık acıkmalarına vesile olur ve lohusalık dönemindeki diğer sorunlarla birlikte emzirme durumu da anneyi yormaya başlar. Ayrıca annenin olduğu gibi bebeğin de enfeksiyonlardan ve mikroplardan korunması gerekir.

Dolayısıyla her emzirmeden sonra meme ucunu temiz tutmak ve emzirirken bebeğe zarar vermemek oldukça önemlidir. Maalesef emerken annenin uyuyakalması dolayısıyla bebeklerin boğularak ölmesi gibi sorunlar oluşabildiği için emzirirken çok dikkatli olmak gerekir. Bunun yanında yeterince sıvı tüketmek ve sütün memede birikmesini önlemek gibi tedbirleri de annenin alması gerektiği için tüm bunlar anneyi, özellikle de lohusalık döneminde oldukça yormakta ve bu nedenle babalara bu dönemde çok iş düşmektedir.

Beslenme

Beslenme hem annenin yorucu lohusalık döneminde direnç kazanabilmesi hem de bebeğe aktarılan besinlerin doğru olmasının gerekmesi nedeniyle oldukça önemlidir. Bu nedenle aşağıda sıralanan öneriler mutlaka dikkate alınmalıdır:

  • Anne sütünün tadını değiştirebilecek sarımsak, soğan, kabak, brokoli, acı baharatlar, kuru baklagiller gibi besinlerin tüketimine dikkat etmek ve bebekte bunlardan kaynaklı sorunlar oluşması halinde bu besinlerin az tüketilmesine ya da hiç tüketilmemesine dikkat etmek gerekir.
  • Tüketilen yemeklerde iyotlu tuz kullanmaya özen gösterilmelidir.
  • Fastfood tarzı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
  • Kafeinli içeceklerin tüketimine dikkat edilmeli ve oldukça azaltılmalıdır.
  • Beyaz şeker faydasız ve yalnızca insülini bir anda arttırmaya yarayan bir besindir, dolayısıyla özellikle emzirme sürecinde daha çok doğal şekerlere yönelmek doğru olacaktır.

Aşağıda sayılan besinlerin ise lohusalığın ilk 10 günü boyunca tüketilmemesine dikkat edilmelidir:

  • Çiğ süt
  • Çiğ meyve veya sebze
  • Çok soğuk veya sıcak besinler ve içecekler
  • Pırasa, brokoli ve bunlar gibi lahanagiller olarak adlandırılan sebzeler (beyaz, kara lahana vs.)
  • Kuru baklagiller ve bulgur

Lohusalık Hüznü

Özellikle ilk doğumlarından sonra annelerin psikolojik sıkıntılar yaşamaları oldukça sık görülür. Vücutlarındaki ve hormonlarındaki değişiklikler onları zorladığı ve doğum sırasında ağrılı ve acılı zamanlar geçirdikleri için lohusalık hüznü söz konusu olabilmektedir.

Böyle hallerde doğumdan sonra yorgunluk, keyifsizlik, ağlama krizleri, içe kapanma ve bunlar gibi birçok durum gözlenebilir. Lohusalık dönemi de kendi başına yorucu bir süreç olduğu için annenin bir bebeğin sorumluluğuna tek başına sahip olması ve varsa çevresel etkiler de anneyi psikolojik sorunlara iteleyebilir. Lohusalık döneminin birkaç haftasının böyle geçmesi lohusalık hüznü olarak adlandırılır ve bir iki hafta sonra bu hal son bulacaktır.

Lohusalık hüznü halinin devam etmesi ve buna anksiyete, çaresizlik hissi, duygusal dengesizlik, bebekten uzaklaşma, intihar düşünceleri, umutsuzluk gibi duyguların da eklenmesi durumunda durum lohusalık hüznünden çıkar. Bu hal postpartum olarak adlandırılan depresyon durumudur ve böyle bir psikolojik rahatsızlığın söz konusu olması halinde derhal bir psikolojik yardım alınmalıdır.

Bu anlamda psikiyatrdan yardım almak en akıllıcası olur ancak böyle zamanlarda yalnızca profesyonel destek yeterli olmayacağı için anneye başta kocasının sonra ise ailesinin ve akrabalarının destek olması da annenin depresyon halinden sıyrılmasına büyük oranda yardımı olacaktır. Bunlarla beraber annenin daha hamile kaldığı anlardan itibaren sağlam bir psikolojiye sahip olması ve kendini duygusal anlamda doyuracak faaliyetlere katılması da depresyon sürecinin önüne geçmesine yardımcı olur. Anne hem fiziksel hem de ruhsal olarak kendini mutlu hissetmek için uğraşmalı ve bu çabasında baba mutlaka eşine destek olmalıdır.

cilt problemleri

Cilt Problemleri

Hamilelik hali fiziksel birçok değişikliğe sebep olur ve bunların arasına cilt yapısı da girer. Kadının hamile kalmasıyla birlikte güneşten korunmaya dikkat etmesi ve cildindeki değişikleri de iyi gözlemlemesi gerekir. Örneğin; kadının hamileyken ciltteki benlerinde koyulaşma gerçekleşmesi dermatoloğa gözükmek için yeterli bir sebeptir ve bunun yanında hormonal değişiklikler nedeniyle koltuk altlarında, genital bölgede, boyun kenarlarında, karın ve kasık kısmında ve meme başlarında koyulaşmalar görülebilmektedir. Bu hallerin kadına fiziksel bir zararı yoktur ancak eğer kadın bu görüntüden rahatsız oluyorsa bunlar için çeşitli tedaviler olduğunu unutmaması gerekir.

Hamilelik döneminde plasenta ve yumurtalıktan kaynaklanan erkeklik hormonunun artışının yağ bezlerinin üstünde etki göstermesi halinde hamile kadında tüylenme sorunları da olabilir ve bu tüylenme sorunu yüzde, kollarda, bacaklarda ve sırtta görülebilir. Tüylenme sorununun belirgin olması halinde uzman hekimden yardım almak doğru olacaktır ve tüylenme sorununun bir hastalıktan kaynaklandığının anlaşılması halinde uzman hekimin yardımıyla tedavi uygulanması gerekecektir. Ancak herhangi bir hastalık yoksa doğumdan sonra lazer gibi yöntemler değerlendirilebilir.

Hamilelik halinde anne adayının saç sağlığında da değişimler olabilir. Örneğin; hamilelikte saç gelişimi artar ve dolayısıyla saçların fazlalaşması söz konusu olur, saç dökülme oranı ise azalır. Doğumun gerçekleşmesiyle ise saç gelişimi eski haline döner ve dolayısıyla bir anda saç dökülmesi oranı artar. İlk aylarda saç dökülme hızı fazla iken zaman geçtikçe eski düzene dönülecektir ve lohusalık döneminde böyle bir saç dökülmesinin söz konusu olması oldukça doğaldır ancak saç dökülme oranı aynı şekilde uzun süre devam ederse artık bir uzmana başvurulması gerekir.

Lohusalık Psikolojisi

Hamilelik dönemi hormonal değişiklikleri ile birlikte doğum anında yaşanan sancı ve acılar da eklenince lohusa dönemi anneler için stresli geçebilir. Bunların yanında yukarıda açıklanan yalnızca lohusa dönemine özel rahatsızlıklar da söz konusu olduğu için anne oldukça yıpranmakta ve duygusal çöküşler yaşayabilmektedir.

Lohusalık döneminin ilk zamanlarında yaşanan mutsuzluk, üzüntü, ağlama, bebeğe bakılamayacağı düşüncesi gibi haller birçok annede olur ve bu durum lohusalık hüznü olarak adlandırılır. Bu kavram yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmıştı ve yine yukarıda bu duygu ve ruh halinin artarak devam etmesi halinde annenin depresyona girmiş olacağından bahsedilmişti. Burada ise annenin bu ağır lohusalık psikolojisi anlatılacaktır.

Lohusalık psikolojisi ve lohusalık depresyonu ile ilgili diğer yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Lohusa döneminde annenin depresyona girmesi halinde fiziksel ve ruhsal olarak şu haller söz konusu olur:

  • Uykusuzluk ya da sürekli uyuma isteği
  • Bebeğe zarar verme kaygısı
  • İştahsızlık veya iştah artışı
  • Halsizlik hali
  • Hayattan keyif alamama
  • Sürekli ağlama
  • Sinirlilik hali
  • Bunalma ve sıkılma
  • Sevgisizlik hissi
  • Unutkanlık

Bu sayılan durumların hepsi aynı anda annede görülmese bile çoğunun görüleceği mutlaktır, şayet bahsedilen hallerin çoğu genel depresyon halinde de görülür. Doğumdan sonra annenin güçsüz kalan fiziksel ve ruhsal hali dolayısıyla bu tarz sorunların görülmesi oldukça doğaldır ancak bu halin lohusalık hüznünü aşarak ciddi bir psikolojik rahatsızlığa dönüşmesi her annede görülmemektedir ve oldukça önemli bir soruna sebep olmaktadır.

Lohusalık depresyonuna giren annenin bebeğine hiçbir faydası olmadığı gibi zararı dahi dokunabilir. Depresyon halinde mutlaka uzman tedavisi gerekir ve depresyon halinin hangi sebeplerle oluştuğu ve nasıl çözüm bulunacağı derinlemesine incelenmelidir. Yüzeysel olarak lohusalık depresyonunun sebepleri şu şekilde açıklanabilir:

uykusuzluk ve sürekli uyuma isteği

Uykusuzluk ve Sürekli Uyuma İsteği

Aslında genel olarak bebeğin doğumuyla hem annede hem de babada uykusuzluğun görülmesi doğal denebilir. Bebeğin kasları tam gelişmediği için anneden çok az süt alabilmekte ve bebek sıklıkla acıkmaktadır. Bebekler yalnızca acıktıklarında değil kendini ifade etmek için de ağladıklarından gece boyunca çeşitli sebeplerden dolayı anne ve babanın bebeğin ağlamasına uyanması ve gece boyu uyanık olduklarından uykusuz kalması doğaldır. Ancak annenin depresyon haline girmesi durumunda uykusuzluk ve uyuma isteği bebekle ilgilenmekten değil kötü ruh hali nedeniyle oluşur.

Zaten böyle bir depresyon (postpartum) halinde anne bebeği görmek dahi istememekte, çektiği sıkıntıları bebeğe bağlamakta ve sürekli uyuyarak ya da hiç uyumadan ancak bebekten de uzak kalarak bulunduğu durumdan kaçmaktadır. Böyle durumlarda anneyi zorlamamak ve psikolojik destek alması sağlanarak eski sağlığına kavuşmasına yardımcı olmak gerekir.

Bebeğe Zarar Verme Kaygısı

Bu kaygı ufak da olsa özellikle ilk doğumunu yapan annelerde oluşabilir ancak anne bir süre bebekle ilgilendikten sonra bu kaygısı kaybolur. Postpartum halinde ise bu kaygı anksiyete seviyesine ulaşır ve anneyi çevresi fark edecek kadar fazla oranda etkisi altına alır, öyle ki anne bebeğine zarar vermemek için dokunmak dahi istemez. Bu psikolojinin annede oluşmasının temel nedeni annenin psikolojik tahammül eşiğinin düşük olmasıdır ve bu nedenle anne daha hamilelik aşamasında bile bebeği için oldukça fazla endişelenmektedir. Daha önce düşük yaşaması dolayısıyla annede bu endişe hali oluşabildiği gibi kültür yapısı da bu endişeye sebep verebilir. Örneğin; anne doğu kültüründe yetişmişse ve bebeğinin cinsiyeti kız ise endişe hali baş gösterebilir çünkü doğu illerinde erkek çocuk kız çocuktan daha değerli görülmektedir. Dolayısıyla anne doğduğunda bebeğine değer verilmeyeceği düşüncesiyle hamilelik dönemini tamamlıyor olabilir ve bu da annenin doğum yapmama isteğine sahip olmasına, doğum yaptığında ise bebeğini görmek istememesine sebep olur.

Annenin doğumdan önceki yaşamının kocasının veya kendi ailesinin oluşturduğu “bebeğine bakamayacağı” algısı ile sürmesi de anneyi bu psikolojiye sürükleyebilir ve bu nedenle anne doğum yaptıktan sonra bebeğine zarar vermekten korkarak sürekli endişeli olabilir. Böyle bir halde mutlaka psikolojik yardım alınmalıdır ve bu aşamada babanın desteği de son derece etkili olacaktır.

İştahsızlık veya İştah Artışı

Normal depresyon halinde de görülebilen bir belirti olan iştahtaki değişiklik postpartum halinde de görülebilir ve annenin ruhsal yapısına göre iştahsızlık ya da iştah artışı söz konusu olabilir. Depresyon halinin kişinin iştahını etkilemesinin nedeni; depresyon haline sebebiyet veren durumlardan birinin de stres olması ve stresin de ilk olarak mideye etki etmesidir. Postpartum halindeki annede de bu nedenle iştahsızlık ya da iştah artışı görülebilir ve böyle hallerde hem annenin hem de bebeğin sağlığı için profesyonel bir yardım alınması şarttır.

Halsizlik Hali

Aslında neredeyse tüm ruhsal rahatsızlıklarda kişilerde halsizlik hali söz konusu olur. Dolayısıyla postpartum halinde iken de annede halsizlik görülmesi oldukça doğaldır ve depresyon halinin özelliklerinden biri de halsizlik olduğu için bu duruma müdahalede bulunmak ancak annenin bu rahatsızlıktan kurtulmasını sağlamakla mümkün olacaktır.

hayattan keyif alamama

Hayattan Keyif Alamama

Depresyon halinde insana yaptığı her şey yavan gelir ve hiçbir zevk vermez, dolayısıyla kişinin hayatından keyif alamaması ve yalnızca yaşamını sürdürmek için temel faaliyetlerde bulunması söz konusu olur. Postpartum halinde annede de bu durum gözlenir ve yine anne bu depresyon halinden çıkmadığı sürece de hayattan zevk alamama hali devam edecektir.

sürekli ağlama

Sürekli Ağlama

Hamileyken hormonlardan kaynaklanan sürekli ağlama durumu lohusalık döneminde annenin depresyon halinde olmasından kaynaklanır. Psikolojik anlamda insanlar zayıf düştüklerinde sebebi dahi olmaksızın hatta istemsizce ağlar ve bu halin önüne kişinin kendisi geçemediği gibi bir başkasının da engel olması pek mümkün olmaz. Dolayısıyla lohusa dönemindeki anne de depresyon halinden kurtulamadığı sürece sürekli ağlama hali devam edecek ve annenin mutlaka profesyonel yardım almak gerekecektir.

Sinirlilik Hali

Depresyon halinde kişi farklı bir psikolojide olduğu için yaşadığı her şeye karşı sinirlidir. Karşısındaki kişi sebebini bilmese dahi ona sinirlenebilir ve bunu da tavırlarıyla gösterir. Hamilelik, doğum ve lohusalık sorunları göz önüne alındığında annede sinirlilik halinin oluşması oldukça olağan olacaktır ancak gereksiz yere ve sürekli sinirlilik hali depresyon halinin göstergesi olduğu için bir uzmandan yardım almak gerekecektir.

Bunalma ve Sıkılma

Anne tüm hamilelik ve doğum halinin getirdiği sıkıntılarla lohusalık döneminde baş etmeye çalıştığı için annede hayatından bunalma ve sıkılma görülebilir. Anne tam zamanlı olarak bebeğiyle ilgilenir ve tüm bu yoğunluk eski özgür yaşamına özlem duymasına sebep olur, dolayısıyla bulunduğu durum onu sıkar ve bunaltır. Depresyon halinde bu durum iki katı etki gösterir ve annenin bu hali ancak psikolojik yardımla çözülebilir.

Sevgisizlik Hissi

Lohusalık depresyonu yaşarken belki de annelerin en çok hissettiği şey sevgisizlik hissidir çünkü kocası eskiden tüm sevgisini ona verirken artık bu sevgisini bebekle de paylaşır. Paylaştıkça çoğalan sevgi halini ise depresyon halindeki anne idrak edemeyecek ve kıskanacak duruma düşer, dolayısıyla depresyon halinde olması fark etmeksizin babanın anneye her zaman onu sevdiğini göstermesi ve elinden geldiğince hissettirmesi gerekir. Yalnız depresyon halinde annenin yine de bunun farkına varamaması mümkün olabilir, bu yüzden yalnızca bu hal nedeniyle olmasa da diğer tüm belirtilerin de görülmesi durumunda psikolojik yardım almak mutlaka gerekir.

Unutkanlık

Kişinin depresyon halinde sıklıkla yaşadığı durumlardan biri de unutkanlıktır ve temel olarak b12 vitaminin eksikliğinden kaynaklanan bu durum lohusalık döneminde de görülebilir. Ancak depresyon halinde unutkanlığın nedeni daha çok annenin psikolojik durumudur ve dolayısıyla sadece unutkanlık nedeniyle olmasa da diğer hallerin de olması durumunda profesyonel yardım almak şarttır.

Sezaryen Doğumda Lohusalık

Normal doğumda lohusalık ile sezaryen doğumda lohusalık arasındaki tek fark normal doğumda genital bölgede ağrı oluşurken sezaryende karın bölgesinde ağrı görülmesidir. Bunun nedeni sezaryen doğumda karnın açılarak bebeğin alınmasıdır ve bu durum anneyi yormakta ve kesikler nedeniyle de ağrılar oluşmaktadır.

Ancak bu haldeyken annenin kendini çok yormaması ve yıpratmaması gerekir çünkü sezaryen doğum normal doğumdan zorlu olsa da yaklaşık 6 saat kadar bir süre sonra anne hareket edebilecek hale gelebilir. Dolayısıyla annenin yalnızca sezaryen olmasına bağlayarak kendini bırakması ve bebeğiyle ilgilenmemesi ancak farklı nedenlerden kaynaklanır.

Hem normal doğum hem de sezaryen doğumdan sonra annenin lohusalık depresyonuna girebilir ve lohusalık depresyonu söz konusu iken kesin tedavi ancak profesyonel yardımla gerçekleşir. Ancak söz konusu depresyonun etkilerini azaltmak ve lohusalık depresyonunu yenmek için 10 ipucu vermek mümkün olabilir ve bu ipuçları şu şekilde açıklanabilir:

anneye mutlaka destek olun

Anneye mutlaka destek olunmalıdır. Her ne kadar lohusalık depresyonu ruhsal bir hastalık dahi olsa annenin tedavi sırasında yalnız kalması iyileşme sürecini oldukça uzatabilir, hatta kötü anlamda etkileyerek belki de anneyi daha kötü durumlara ve yalnızlığa sürükleyebilir. Lohusalık depresyonuna girmiş anneye başta babanın daha sonra ise akrabaların destek olması gerekir ancak bu destek anneyi rahatsız etmeyecek boyutta olmalı ve anne eleştirilmeden yanında olunduğu hissettirilmelidir. Anneye nasıl destek olunması gerektiği hakkında profesyonel bir görüşün alınması daha akıllıca olacaktır.

anneye bebek bakımı konusunda destek olun

Anneye bebeğin bakımında yardımcı olunmalıdır. Genel olarak lohusalık depresyonu ilk bebeğin dünyaya gelmesinden sonra söz konusu olur, anne bebek hakkında endişelidir ve zarar vermeden nasıl bakacağını bilememektedir. Bu nedenle hem babanın hem de akrabaların bebeğin bakımında anneye yardımcı olması gerekir çünkü aksi takdirde anne bebeğin yükünü tek başına üstlendiği için çok daha kötü bir psikolojiye sahip olabilir.

Anneye yalnızca bebeğin bakımı için değil, diğer işler için de yardımcı olunmalıdır. Bebeğin emzirilmesi, altının değiştirilmesi, uyutmasının yanında annenin lohusalık döneminde kendi yaşadığı sıkıntılar da bulunur ve bunlarla beraber ev işleri de anneyi çok fazla yıpratır. Tüm yükün annenin üzerine kalması yalnızca fiziksel değil ruhsal olarak da annenin rahatsızlanmasına sebep olur.

annenin kendine zaman ayırmasını sağlayın

Annenin kendine zaman ayırabilmesi için vakit oluşturulmalıdır. Doğumdan sonra bebek anneye çok fazla ihtiyaç duyar ancak emzirme haricinde bebeğin ihtiyaçlarını baba ya da akrabalar ara sıra üstlendiğinde anne de kendine vakit ayırabilir. Annenin hamilelikten önceki yaşamına dair etkinlikler yapması, arkadaşlarıyla vakit geçirmesi ruhsal durumu için oldukça etkili olabilir.

Annenin dinlenmesi ve uyuması sağlanmalıdır. Bebeğin geceleri uyanması ve sık sık acıkması annenin uyku düzeninin bozulmasına neden olur, her gün aynı rutine sahip olunması anneyi daha da yorar ve yıpratır. Bu yüzden baba bu konuda anneye yardımcı olarak dinlenip uyuması için vakit oluşturabilir.

Lohusalık Döneminde Ev Ziyaretleri Azaltılmalıdır

Eve ziyaretçi kabulü mümkün mertebe azaltılmalıdır. Yeni bebeğin dünyaya gelmesiyle akrabalar bebeği görmek için eve akın eder ancak özellikle lohusa döneminde anneler yorgun olacakları ve bebekleriyle ilgilenmeleri gerekeceği için ziyaret sayısı azaltılmalıdır.

Eşlerin birlikte vakit geçirmesi sağlanmalıdır. Böyle bir çabada daha çok babanın bulunması gerekir çünkü anne bebeğin bakımıyla uğraştığından diğer şeylere vakit ayıramayabilir. Anneyi bu yoğun yaşam tarzından kurtarıp eski zamanları hatırlatmak ise babaya kalmaktadır.

Babanın, anneye karşı hala sevgisinin olduğunu göstermesi gerekir. Doğumdan sonra herkesin yalnızca bebeğe ilgi göstermesi annenin kendini kötü hissetmesine sebep olabilir. Özellikle babanın bebeğe ilgi gösterip anneyi ihmal etmesi halinde anne kendini yalnız ve ilgisiz kalmış hissedebilir, bu yüzden baba gerekli ilgi ve alakayı göstererek ve kendilerine özel zaman ayırarak annenin kendini daha iyi hissetmesini sağlayabilir.

annenin beslenmesine dikkat etmelisiniz

Annenin beslenmesine dikkat etmesi gerekmektedir. Hamilelik döneminde olduğu gibi emzirme döneminde de beslenmeye dikkat etmek gerekir. Depresyon halinde ise her ne kadar çok bilinmese de beslenme düzeni ve tüketilen gıdalar oldukça önemlidir çünkü iyileşme sürecini daha da hızlandırmaktadır.

Mutlaka bir uzman desteğinden yararlanılmalıdır. En önem verilmesi gereken profesyonel destektir ve bunun için psikiyatr ya da psikologlardan yardım alınabilir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.