Doğum Sonrası Cinsel Hayat

22.12.2021
54
Doğum Sonrası Cinsel Hayat

Doğumdan sonra cinsel ilişkiye ne zaman girilebileceği çiftler tarafından en çok merak edilen konulardan biridir. Eşler her ne kadar hamilelik sürecinde cinsel ilişkiye girebilse de doğumun yaklaşmasıyla çiftler bebeği düşünerek ilişkiye girmekten sakınır çünkü bebek anne karnında belli bir büyüklüğe eriştiğinde artık çevresindeki sesleri duymaya başlar. Doğumdan sonra çiftler artık rahatlıkla cinsel ilişkiye girebileceğini düşünecektir ancak doğumdan sonraki lohusalık dönemi çiftlerin bu faaliyetini engelleyecektir. 6 ile 8 hafta arasında süren lohusalık döneminde “loşi” adlı regl kanamasına benzeyen akıntı söz konusu olur ve akıntının devam ettiği süre boyunca çiftlerin cinsel ilişkiye girmesi tavsiye edilmez. Jinekologların bu tavsiyesi normal doğum ile çocuğun dünyaya gelmesinde kadında vajinal rahatsızlıkların görülmesinde de uygulanmalıdır. Bunun nedeni normal doğumda vajen dokusunun ödem yapabileceği ve vajende yırtıklar oluşabileceği, bu halde cinsel ilişkinin kadına acı ve ağrı verecek olmasıdır. Bu nedenlerle çoğu jinekolog kadını muayene etmeden ve cinsel ilişkiye girilebileceğinin onayını vermeden çiftlerin ilişkiye girmesini önermez.

Sezaryen Doğumdan Sonra Cinsel İlişki Pozisyonları

Sezaryen doğumdan sonra da lohusa hali söz konusu olur ve yine 6-8 hafta arası süren akıntı görülür. Sezaryen doğumdan sonra da cinsel ilişkiye girmek için lohusalık halinin geçmesini beklemek doğru olandır ancak akıntının şiddetli ve koyu renk olduğu ilk haftalar haricinde diğer haftalar eğer kadın rahatsa cinsel ilişkiye girilebilir. Yalnız her ne kadar şiddetli kanama olmasa da kadın kendini rahat hissetmiyorsa ve cinsel anlamda isteği yoksa ilişkiye girmek için erkeğin kadını zorlamaması gerekir.

Sezaryen doğum sonrası cinsel ilişki pozisyonları kadının rahatı ve cinsel ilişkinin tatmin edici olabilmesi için oldukça önemlidir çünkü doğumda doktor, bebeği çıkarmak için kadının karnına kesik atar ve bebeği aldıktan sonra kestiği kısmı diker. Atılan dikişler nedeniyle ilişki sırasında kadının yanlış bir hareketi karın kısmında ağrı ve acı yaşamasına sebep olabileceği için erkek kadının konforunu korumalı ve zorlanmayacağı bir pozisyonda olmasına dikkat etmelidir. Bu anlamda kadının yatakta rahat bir şekilde yatacağı misyoner pozisyonu gibi cinsel ilişki pozisyonları daha uygun olur.

Lohusalık döneminde kadın hamilelik halinden çıkacağı için kadının hormonları değişerek cinsel ilişki isteğini azaltacaktır ve bu durum kadının uyarılmasını engelleyecek, kadın uyarılmayınca da birleşme sırasında acı duyabilecektir. Ön sevişme ile erkeğin kadını hazırlayarak ıslanmasını sağlamasıyla kadının cinsel ilişkiden erkek kadar zevk alabilmesi mümkün olur ve böylece erkek üstüne düşeni yaparak kadını rahatlatmış, olası bir ağrı ya da acı ihtimalini de düşürmüş olur.

Normal Doğumdan Sonra Cinsel İlişki Eskisi Gibi Olur Mu?

Normal doğum halinde 6 ile 8 hafta arasında süren genel lohusalık dönemi, kadının akıntının yanında vajende ödem ya da yırtık gibi problemleri dolayısıyla ağrılı geçer ve kadının bu rahatsız hali sezaryen doğumdan farklı olarak kadında lohusalık dönemi boyunca cinsel isteksizlik oluşturur. Hatta normal doğumda vajendeki sorunlar lohusalıktan sonra da devam edebilmekte ve ancak jinekoloğun muayenesi sonucu onay vermesiyle cinsel ilişkiye girilebilmektedir.

Lohusalık dönemiyle başlayan kadının hormonlarının ve vücudunun eski hale dönmesi süreci lohusalığın sona ermesiyle büyük oranda tamamlanacaktır. Kadının hormonları hamilelikten önceki haline dönüp vücudu eski haline dönerken; rahmin küçülmesi, vajina kanalının daralması, hormonların eski haline dönmesi, vücuttaki şişliklerin azalması gibi değişiklikler olur. Kadının hormonal ve fiziksel değişiklikleri nedeniyle normal doğumdan sonra cinsel ilişki eskisi gibi olur mu gibi düşünceler akla gelebilir. Kadının fiziksel olarak hamilelikten öncesine dönmesinin yanında ruhsal olarak da kendini iyi ve güzel hissetmesi çiftlerin arasında gerçekleşecek cinsel ilişkinin de eskisi gibi olmasını sağlayabilir.

Yalnız kadının ağrılı ve acılı olduğu dönemde cinsel ilişkiye girilmesi halinde kadının kendini iyi hissetmemesi dolayısıyla cinsel ilişki aynı olmayabilir. Ancak zaten bu dönemde jinekologlar cinsel ilişkiye girilmesini tavsiye etmedikleri için kadının dolayısıyla da erkeğin cinsel ilişkiden zevk almaması doğaldır. Kadının annelik içgüdüleri cinsel ilişkiden önce gelir, bu da cinsel ilişkiye olan ilgisini azaltarak erkekten uzak durmasına neden olur. Kadının ruh hali göz önünde bulundurularak kadını zorlamadan cinsel isteğinin oluşmasını beklemek gerekir ve eğer kadının rızası varsa ön sevişme haliyle cinsel isteğin oluşması sağlanabilir. Kadının cinsel ilişkiye olumlu bakabilmesi için erkek, bebeğin tüm bakımlarının tamamlanmasına dikkat ederek kadının aklının bebekte kalmasını engelleyebilir.

Sezaryen Doğumdan Sonra Cinsel İlişkide Acı

Sezaryen doğumdan sonra cinsel ilişki kadınlar kulübü yukarıda da açıklandığı üzere lohusalık döneminde gerçekleşen akıntının azaldığı dönemden itibaren kadının isteği de varsa söz konusu olabilir. Sezaryen doğumda vajende ödem ya da yırtık oluşmadığı için vajinal ilişkide bu anlamda bir sıkıntı yaşanmaz ancak yine de lohusalık dönemi olduğu için doğumdan sonraki haftalarda akıntı olacaktır. Bu akıntı ilk haftalarda regl kanaması gibi olduğundan cinsel ilişki kadını rahatsız edebilir ama bu akıntı daha sonra pembeleşip sarı-beyaza döndüğü sıralarda eğer kadın da kendini rahat hissediyorsa cinsel ilişkiye girilebilir.

Sezaryen ile doğumda normal doğumdan farklı olarak vajinal ağrı ve acı değil karın bölgesinde ağrı ve acı görülür. Karın kısmı yarılarak bebek çıkarıldığı için bu bölge iyileşene kadar kadın zorlanabilir ve her ne kadar vajinal olarak kadın sorun yaşamasa da karın bölgesinde yaşadığı acı cinsel ilişki isteğini bastırabilir. Sezaryen doğumdan sonra cinsel ilişkide acı yaşanmaması için erkek, kadının karnının da iyileşmesini beklemeli ve kadın rahat olduğu bir konumda cinsel ilişkiye girebileceğini ifade ederse uzun bir ön sevişme sonrası eşiyle birlikte olmalıdır.

Özellikle ön sevişmenin uzun olmasından bahsedilmesinin nedeni; her ne kadar kadın vajinal anlamda sorun yaşamasa da hormonlarında ve ruh halinde farklılıklar olacağı, bunun da kadının cinsel ilişkiye sıcak bakmasına engel olmasıdır. Kadının ıslanmamış olması cinsel ilişki sırasında acı çekmesine neden olabilir ve bu yüzden erkeğin kadının cinsel ilişkiye girme isteğini arttıracak hareketlerde bulunması; kadına onu sevdiğini ve beğendiğini belli edecek şekilde davranması, karın bölgesindeki dikişlerden dolayı da acı çekmesini engellemeye çalışması ve kadına güzel sözler fısıldaması gerekir.

Sezaryen doğumdan sonra cinsel ilişkide kadının yumurtalıkları henüz faaliyete geçmemiş olduğu için korunma gerekmeyebilir ancak kadının yine de hamile kalma ihtimali olabileceği için bir korunma yöntemi tercih etmek gerekir. Kadın emzirdiği için vücuduna müdahaleyi gerektiren korunma yöntemlerinden (doğum kontrol hapı, doğum kontrol iğnesi vb.) uzak durmalı ve çift prezervatif ile korunmalıdır.

Cinsel ilişkide acı sorunu ile ilgili daha detaylı bilgi: https://www.anneleronline.com/cinsel-iliskide-agri-nedenleri-ve-tedavisi/

Normal Doğumdan Sonra İlişkiye Giremiyorum

Normal doğumdan sonra cinsel ilişki kadınlar kulübü özellikle de lohusalık döneminde mümkün olmayabilir çünkü kadının akıntısının olması ve vajinal rahatsızlıklarının bulunması cinsel ilişkiye sıcak bakmasına engel olur. Burada sorun erkeğin kadındaki regl kanamasına benzer akıntıdan rahatsız olması değil, kadının yaşadığı vajinal rahatsızlıkların cinsel ilişki sırasında acı duymasına sebep olmasıdır.

Normal doğumdan sonra ilişkiye giremiyorum diyen kadınların bu tutumlarını vajinal sağlıkları düzelene kadar sürdürmeleri tavsiye edilebilir çünkü doğumdan sonra kadın lohusa dönemine girmekte ve regl dönemindeki gibi akıntısı olmaktadır. Yalnızca akıntı da değil, kadının vajinal sıkıntıları (vajende ödeme ve duruma göre yırtık) da olabilir ve bu haldeyken kadının ilişkiye girmesi acı ve ağrı hissetmesine yol açabilir. Bahsedilen ağrı ve acıya katlanacağını düşünen kadınlar eşleriyle cinsel ilişkiye girebilir ancak çoğu uzman özellikle kadının sağlığı için lohusalık döneminde cinsel ilişkiye girilmesini önermemektedir.

Sezaryen ile doğum yapan kadınlar için lohusa döneminde ilişkiye girmek, normal doğum yapan kadınlara göre daha acısız ve kolaydır ancak her iki doğum türünde de lohusa döneminde kadının hormonal dengesinin eskiye dönmeye çalıştığı düşünüldüğünde hamilelikteki gibi cinsel ilişkiye düşkünlük olmayacaktır. Doğum gibi zorlu bir süreci atlatmış kadın ilk adımda cinsel ilişkiyi düşünmez, dolayısıyla erkeğin kadının yanında olarak ona destek olması ve cinsel arzularını bastırması gerekir.

Lohusa döneminde kadın annelik duygularıyla dolar ve hala hamilelik sürecindeki duygusal hassasiyetini sürdürür. Özellikle lohusalık hüznü ya da depresyonu yaşayan bir kadın düşünüldüğünde eşinin cinsel ilişki isteği kadının psikolojisini daha da etkileyebilir. Kadın eşinin isteklerini karşılayamadığını düşünerek kendini aşağılayabileceği gibi eşinin kendisini düşünmediği için kızabilir de. Bu yüzden erkek doğumdan sonra kadının psikolojisi her anlamda değerlendirip bebek ile kadının sağlığını cinsellikten daha önde tutarak kadına ve bebeğe ilgi göstermelidir.

Lohusalık Dönemi Cinselliği Olumsuz Yönde Etkiler Mi?

Lohusayken ilişkiye girdim kadınlar kulübü sorun olur mu gibi sorular kadınlar tarafından sorulabilmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir; lohusalık döneminde ilişkiye girmek kadını rahatsız etmesi halinde sorun oluşturur ancak kadın yaşayacağı sıkıntıyı kabul ediyorsa lohusa döneminde cinsel ilişkiye girmek hiçbir sorun oluşturmaz. Lohusa döneminde kadın hem vajinal hem de ruhsal sıkıntılar yaşayabilir ancak kadın sezaryen doğum yapmışsa vajinal bir sıkıntısı olmaz. Yalnız sezaryen doğumda kadının vajinal sıkıntılarının olmaması ruhsal sıkıntılarının olmayacağı anlamına gelmez ve yalnızca ruhsal sıkıntısı nedeniyle kadın cinsel ilişkiden kaçıyor olabilir. Normal doğum halinde ise kadın hem vajinal hem de ruhsal sıkıntılar çekebilir; vajende ödem oluşması gibi rahatsızlıklar fiziksel sıkıntılara işaret ederken kadının üzgün olması, sürekli ağlaması, bebekten uzak durması, iştahsızlığının veya çok iştahlılığının olması gibi haller ise ruhsal sıkıntıların varlığını belli eder. Tüm bu sıkıntılar da kadında cinsel isteksizlik oluşmasını ve eşiyle ufak temasların bile rahatsız etmesini tetikler.

Bu bilgiler lohusalık dönemi cinselliği olumsuz yönde etkiler mi sorusunu akla getirebilir. Lohusalık döneminin eşler arasındaki cinselliği ne yönde etkileyeceği her çiftin tutumuna göre değişmekte ve erkeğin tavırları ile kadının fiziksel ve ruh hali belirleyici noktayı oluşturmaktadır. Lohusa dönemi kadının eski haline döndüğü ve dinlendiği bir zaman dilimini oluşturduğu için erkek, kadına bu dönemde anlayışlı ve özenli davranıp kadının lohusalık halini atlatmasını sağlayarak kadına yardımcı olabilir. Bu tutum hamilelikten önceki cinsel ilişkinin tekrar kurulmasına vesile olabilir yalnız kadının lohusalık depresyonu gibi bir hastalığa yakalanması bu tutumun bile çiftlerin cinsel hayatının olumlu yönde gelişmesini sağlayamayabilir.

Lohusa dönemi eşlerin arasına ufak bir mesafe girmesine ve kadının vücudu toparlanırken çiftlerin birbirlerine olan özleminin artmasına vesile olduğu için cinselliği olumlu yönde etkileyebilir. Lohusalık döneminden sonra cinsel ilişki daha tutkulu ve heyecanlı olabilir bu yüzden erkek sabırla kadının kendini bulmasını ve aralarındaki tutkunun alevlenmesini beklemelidir. Ancak bu lohusalık döneminde eşler arasında hiçbir ilişki olmayacağı anlamına gelmemekte ve ön sevişme sürecinin lohusa halinde çiftler arasında geçmesinin hiçbir sakıncası olmamaktadır. Öpüşme, oral ilişki, birbirine dokunma gibi ön sevişmenin eşlerin bu dönemde kaynaşması için daha iyi olacağı söylenebilir, şayet ön sevişme ile eşler birbirlerini tatmin ederek, lohusalık dönemini birbirlerine olan sevgilerini koruyarak atlatabilirler.

Doğum Sonrası Ne Zaman Cinsel İlişkiye Başlanmalı?

Doğumdan sonra ilk ilişki kadınlar kulübü çiftlerin girdiği ilişki türüne göre farklı zamanlarda gerçekleşebilir. Örneğin; oral ilişki doğumdan hemen sonra da gerçekleşebilirken cinsel birleşme sezaryen veya normal doğum olmasına göre farklılık göstermektedir. O halde doğumdan sonra oral ilişki için bir zaman verilmeyebilir ancak cinsel birleşme için sezaryen doğum ile normal doğum arasında ayrım yapmak gerekir: Sezaryen doğumda kadının vajinal rahatsızlığı olmayacağı için cinsel ilişki daha erken gerçekleşebilecekken normal doğumda vajinal hasarlar söz konusu olabildiği için lohusalık döneminin bitmesi ve kadının doktor kontrolünde geçerek cinsel ilişkiye girebileceğine dair onay alması beklenmelidir.

Sezaryen doğumdan sonraki 6-8 hafta arası süren lohusalık döneminin ilk haftalarından sonra kadın için sıkıntı yoksa eşler cinsel ilişkiye girebilir, bunun için yalnızca kadının akıntısının yoğun olduğu dönemlerin geçmesi beklenmelidir. Normal doğum halinde ise bu kadar çabuk cinsel ilişkiye girilmemesi, kadının vajinal rahatsızlıklarının lohusalıkla birlikte geçeceği zamanın beklenmesi önerilir. Genel olarak kadındaki vajinal sıkıntıların büyük çoğunluğunun lohusa dönemiyle birlikte son bulacağı söylenmektedir ancak erken cinsel temas, örneğin; penisin vajinada oluşan ödemlere temas etmesi gibi, vajinal rahatsızlıkları daha arttırıp cinsel ilişkiye girme sürecini daha da uzatacaktır.

Lohusalık döneminin fiziksel rahatsızlıkları bir kenara bırakıldığında cinsel ilişkinin gerçekleşmesine kadının ruhsal durumu da engel olabileceği ancak lohusalık hüznü olarak adlandırılan ve kısa süreli geçerli olan kadının sıkıntılı halinin cinsel ilişkiyi etkilemeyeceği söylenebilir. Çünkü lohusa hüznü genellikle lohusa döneminin ilk haftalarında söz konusu olmakta ve kısa sürmektedir. Asıl cinsel ilişkiyi etkileyebilecek olan lohusalık depresyonu olacak ve bu hal yalnızca lohusalık döneminde değil lohusalıktan sonra da devam edebileceği için cinsel ilişkinin gerçekleşmesini engelleyebilecektir. Lohusalık depresyonunda kadın hayattan bıkmış, psikolojik anlamda oldukça kötü ruh halinde ve intihar düşüncelerine dahi sahip olabilecek haldedir ve bu ruh hali kadını cinsel ilişkiden uzak tutacak nitelik taşır.

Doğum Sonrası Dönemde Kadının Süt Verme Süreci Cinselliği Etkiler Mi?

Doğum sonrası dönemde kadının süt verme süreci cinselliği etkiler mi sorusu, çocuğun iki yaşına kadar anne sütüne ihtiyaç duymasından dolayı akla gelen sorulardan olabilir. Bu konuda ilk olarak kadının emzirdiği süre boyunca cinsel ilişkiye girilmesinin sorun olmadığı söylenmeli ve fiziksel olarak emzirmenin kadın ve erkek arasındaki cinselliğe hiçbir etkisinin olmadığı ancak ruhsal olarak yalnızca emzirme sebebiyle olmasa da süt verme sürecinin cinselliği olumsuz anlamda etkileyebileceği hatırlatılmalıdır.

Emzirme sürecinde kadın annelik duygularıyla hareket etmekte, dolayısıyla her an bebeği için tetikte olmakta ve kadın neredeyse her an bebeğini düşünerek ona ilgi göstermektedir. Ancak bu ilgi yalnızca annelik içgüdüsünden dolayı değil, bir yandan da zorunluluktan kaynaklanır çünkü bebek her an ilgi ister ve bu ilgiyi ona annesinden daha iyi kimse gösteremez. Yalnız annenin bebeğe karşı olan sorumluluğu yorucu olmakta ve özellikle doğumdan sonraki ilk aylarda anneyi oldukça zorlayarak cinselliğin kadının aklına dahi gelmesine engel olmaktadır.

Emzirme döneminde annenin gece ve gündüz bebekle ilgilenmek zorunda olması ve bebeğin tek besin kaynağının annede olması cinselliği olumsuz etkileyebilir ancak baba bu dönemde annenin üstündeki yükleri hafifleterek bu olumsuz durumu ortadan kaldırabilir. Baba bebeğin bakımında anneye yardım ederek annenin dinlenmesini sağladığında, anne daha dinç ve enerjik olur bu da çiftlerin cinsel ilişkilerinde olumlu yönde etki gösterir. Gece yatağa yorgun düşen bir kadının erkeğin cinsel isteklerine karşılık vermesi beklenemeyebilir ancak erkek, bebeğin bakımının bir kısmını üstlendiğinde kadın erkeğine ilgi gösterecek vakti bulabilir. Cinsel yaşamlarının bebeğin doğumundan sonra olumsuz yönde etkilenmesini istemeyen erkeklerin kadına yardım ederek bu süreci olumlu yönde yürütmesi tavsiye edilecektir.

Kadının cinsel isteğini arttıran erkeğin süt verme sürecinde bir sorunu daha olabilir, bu da uyarılan göğüslerden süt gelme ihtimalidir. Kadının göğüslerinden süt gelmesi tamamen fizyolojik bir durumdur ve bebeğin doğumuyla doğal olarak gelişir ancak sırf bu durum emzirme döneminde erkek ve kadın arasında cinselliği etkilemez. Kadının cinsel olarak uyarılması halinde göğüslerinden süt gelmesi mutlaka gerçekleşen bir durum olmamakla birlikte erkeğin kadının göğüslerini çok fazla uyarması göğüslerden süt gelmesine neden olabilir.

Doğum Sonrası Dönemde Birleşmede Ağrı Neden Olur, Tedavisi Var Mıdır?

Doğum sonrası dönemde birleşmede ağrı neden olur, tedavisi var mıdır gibi soruların özellikle lohusa döneminde sorulması oldukça doğal karşılanır. Çoğu uzman hem sezaryen hem de normal doğumdan sonraki lohusa döneminde eşlerin birbirine cinsel anlamda yaklaşması önermez çünkü her ne kadar sezaryen doğumda vajinal rahatsızlık olmasa da kadında cinsel isteksizlik olması acı ve ağrıya sebep olacaktır. Normal doğumda ise kadın zaten vajinal sorunlar yaşadığı için cinsel birleşme lohusa döneminde söz konusu olmayacak ve kadının vajinal rahatsızlıklarının iyileşmesi beklenecektir.

Doğum sonrası cinsel birleşmede ağrının (disparoni) oluşma nedenleri çeşitlidir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kadındaki cinsel isteksizlikten dolayı vajinal ıslanmanın gerçekleşmemesi
  • Doğum kesisi bölgesindeki hassasiyet ve bu bölgede oluşan enfeksiyon
  • İkincil vajinismusun gelişmiş olması

Kadındaki cinsel isteksizlikten dolayı vajinal ıslanmanın gerçekleşmemesi: Sezaryen doğum ya da normal doğum olması fark etmeden doğumdan sonra kadında cinsel isteksizlik olması oldukça normal bir durumdur. Nasıl hamilelik halinde kadında cinsel istek görülüyorsa doğumdan sonra ise hormonal değişimlere bağlı olarak cinsel isteksizlik görülebilmekte ve hamilelik halinde artan hormonlar cinsel isteği getirirken doğumdan sonra bu hormonların eski haline dönmeye çalışması da cinsel isteksizliğe neden olmaktadır. Kadının doğumdan sonra kendi fiziksel ve ruhsal sıkıntılarının yanında bir de bebeğine bakmak zorunda olması cinsel isteği oldukça düşürebilir ve bu da kadının rahat bir cinsel ilişki yaşamasını sağlayacak olan vajinal ıslanmanın oluşmasına engel olabilir. Şayet kadındaki cinsel istek vajinanın ıslanarak kayganlaşmasını ve cinsel ilişkinin rahat gerçekleşmesini sağlar ancak kadında cinsel isteksizlik oluşması ve dolayısıyla vajinanın kayganlaşmaması cinsel ilişkinin ağrılı olmasına neden olur. Böyle bir halde şu tavsiyelere kulak verilebilir:

  • Kayganlaştırıcı kullanarak cinsel ilişkiye girilebilir.
  • Ön sevişme uzatılarak ve uyarılma arttırılarak vajinanın iyice ıslanması sağlanabilir.
  • Hormonal değişikliklerin son bulması ve kadının dengesini bulması beklenebilir.

Doğum kesisi bölgesindeki hassasiyet ve bu bölgede oluşan enfeksiyon: Doğum kesisi doğum sırasında bebeğin rahimden rahatlıkla çıkamaması halinde doktorlardan tarafından atılır. Normal doğumda aslında rahim ağzı ve vajina girişi genişleyerek bebeğin çıkması için genişler ancak bazen bazı doğumlarda yeterince genişleme gerçekleşmediği için doktorlar kesi atmak zorunda kalır ve böyle hallerde kesi atılan bölgenin korunması ve temiz tutulması gerekir. Böylece oluşan yara mikrop kapmayacak ve enfeksiyon oluşmayacaktır ancak kesi iyileşmeden cinsel ilişkiye girilmesi hassas olan vajinada ağrı oluşmasına neden olabilmektedir. Ayrıca nadir de olsa bu kesi cinsel ilişkiye girilmesi nedeniyle enfeksiyon kapabilir ve bu nedenle kadında ağrı oluşabilir.

İkincil vajinismusun gelişmiş olması: İkincil vajinismus kavramı; doğum, düşük, tecavüz, kaba jinekolog tedavisi gibi nedenlerden dolayı önceden sağlıklı bir şekilde cinsel ilişkiye girebilen bir kadının artık cinsel ilişkiye girmekte zorlanmasını ifade eder. Her ne kadar doğumdan sonra ikincil vajinismusun gelişmesi oldukça nadir olsa da yine de oluşabilir ve kadının cinsel ilişkiye girememesine neden olabilir. Aslında vajinismus halinde vajinal kanalın kontrolsüzce kasılmasından dolayı birleşmede sorun yaşanmakta ve dolayısıyla bu halde kadının cinsel ilişkiye girmesi ağrıya sebep olmaktadır.

Estetik Kaygılar Nedeniyle Cinsellikten Uzaklaşan Kadınlara Ne Önerilebilir?

Bir kadının estetik kaygılarının oluşması nedeniyle cinsellikten uzaklaşması daha çok hamilelik nedeniyle kilo alma ve bu kiloların daha sonra verilememesi nedeniyle oluşur. Bunun haricinde kadın zaten kilosu olduğunu düşündüğü için cinsel ilişkiden kaçıyor veyahut da kadın vücudundaki herhangi bir yerinin erkekler tarafından beğenilmeyeceğini düşündüğü cinsel ilişkiden uzaklaşıyor olabilir. Buna örnek olarak kadının göğüslerini küçük bulması ya da belinin ince olmadığını düşünmesi verilebilir.

Estetik kaygılar nedeniyle cinsellikten uzaklaşan kadınlara ne önerilebilir sorusuna yukarıdaki açıklamalara göre cevap vermek gerekirse, bir kadının hamileyken kilo almasından dolayı cinsellikten uzaklaşmasına öncelikle durumunu kabul etmesi çözüm olacağı söylenebilir. Her hamile kadın doğal olarak rahminde bir can büyüdüğü için kilo almakta, bebek büyüdükçe rahme sığmamakta ve doğal olarak rahimle birlikte vücutta genişlemektedir. Bunun bilincinde olan kadın hamilelik nedeniyle aldığı kilolardan çekinerek cinsel ilişkiden uzaklaşmayacaktır.

Doğumdan sonra kalan hamilelik kiloları da cinsel ilişkiden uzaklaşmaya neden olabilir ve buna çözüm olarak durumun olağan olduğu ve vücudu yanlış şekilde yormayacak egzersizlerin yapılabileceği söylenebilir. Şayet doğumdan sonra kadında fazla kilo kalmasına kadının hamileyken haddinden fazla tükettiği besinler neden olmakta ve bebeğin sütten yeterli besini alması sağlanacak kadar besin tüketerek ve düzenli spor yaparak alınan kilolar verilebilmektedir. Diğer cinsel ilişkiden uzaklaşma nedeni olan kadının zaten kilolu olması sorununa ise yine aynı çözüm önerilebilir ancak şu unutulmamalıdır; vücut erkeğe değil, kadına aittir ve kadın vücudundan memnunsa kilo vermek için çabalaması gerekmez.

Son uzaklaşma nedeni ise kadının kendi vücudundaki bazı kısımları beğenmemesidir ve bu halde kadına bazı müdahalelerde bulunulması önerilebilir. Örneğin kadın belinin kalın olduğu düşünüyorsa diyet yapabilir ve buna yönelik sporlara yönelebilir, kadın kalçasının geniş olduğunu düşünüyorsa yalnızca kalça çalışacağı egzersizlere başlayabilir, kadın göğüslerinin küçük olduğunu düşünüyorsa estetik ameliyat ile göğüslerini daha dolgun hale getirilmesini sağlayabilir. Vücudu kadına aittir ve kadın kendini nasıl görmek istiyorsa bu yönde değişiklik yapması oldukça doğaldır.

Eşler Doğumdan Sonra Gelişebilecek Cinsel Sorunlarla Nasıl Başa Çıkabilirler?

Sezaryen ya da normal olması fark etmeden doğumdan sonra özellikle kadının değişen psikolojisi nedeniyle eşiyle arasında cinsel ilişkide sorunlar çıkabilir ve eşler arasındaki bu sorun hem erkeği hem de kadını rahatsız edecektir ancak iki tarafta bu durumu düzeltemeyebilecektir. Bu nedenle eşler doğumdan sonra gelişebilecek cinsel sorunlarla nasıl başa çıkabilirler sorusu çok sık sorulabilir ve eşlerin şunlara dikkat etmesiyle doğumdan sonra oluşan cinsel ilişki sorunu çözülebilir:

  • Öncelikle erkeğin kadının zorlu bir dönemi atlatmış ve yeni bir zorlu döneme girmiş olduğunun farkına varması gerekir.
  • Erkeğin doğumdan sonra kadını cinsel ilişkiye zorlamamalıdır.
  • Erkek doğumdan sonra bebek bakımı için eşine yardım ederek yükünü azaltmalıdır. Böylece kadın dinlenecek ve cinsel düşüncelere vakit ayırabilecektir.
  • Kadın bazen kaçınılmaz olsa da mümkün mertebe lohusalık depresyonuna girmemeye çalışmalıdır ancak eğer girmişse de profesyonel desteği kabul etmelidir.
  • Kadın bebeğine tüm dikkatini vererek eşini unutmamalıdır.
  • Kadın ve erkek bebeğin dünyaya gelmesiyle birlikte başa çıkmalıdır, böylece birbirlerine olan sevgilerini de kaybetmeyecek ve birbirlerine cinsel arzu duyabilecektir.
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.